Page 50 - Gümüşhane Vizyon 27.Sayı
P. 50

BAŞYAZI






































                                  AHMED ZİYAÜDDİN GÜMÜŞHÂNEVÎ (K.S.)


                       Dünya çapında bir şöhrete sahip, meşhur bir İslam âlimi Ahmed b. Mustafa b. Abdurrahman
                  el-Gümüşhânevî 1228/1813 senesinde Gümüşhane’nin Emirler Mahallesi’nde dünyaya geldi. Adı
                  Ahmed olup, daha çok Ziyaüddin mahlası ve Gümüşhanevî nisbeti ile meşhur olmuştur.
                       Künyesinden babasının adının Mustafa ve dedesinin adının Abdurrahman olduğunu öğre-
                  niyoruz. Babası hayatını ticaretle kazanan salih bir kimse idi. İsimlerinin bir mahalleye verilecek
                  kadar nüfuzlu bir sülaleden gelmiş olmaları kaynaklarda zikrediliyor. Bu mahallenin ismi emirler
                  mahallesidir.
                       Gerçek bir zâhid ve hak dostu olan Gümüşhanevî’nin Gümüşhane’de hayatının ilk on senesi-
                  ni, yani çocukluk yıllarını geçirdiği biliniyor.
                       Tarikat silsilelerinde kendi adına özel bir şube teşkil edecek kadar ileri mertebede bir şeyh ve
                  âlim. Hadis, kelam, fıkıh ve tasavvuf eserleri kaleme almış çok velud bir müellif; muhaddis, müte-
                  kellim, fakih…
                       Gümüşhânevî’nin çocukluğundan beri ilim tahsiline ayrı bir merakı olduğu ve beş yaşında
                  Kur’ân-ı Kerîm’i hatmettiği, sekiz yaşına geldiğinde Kaside-i Bürde, Delâil-i Hayrât ve Hizb-i A’zâm
                  adlı eserleri hatmedip bu eserlerden icazet aldığı bilinmektedir.
                       Gümüşhane’de ki hocalarının isimlerini kendisinin talebelerine verdiği icazetnamelerden öğ-
                  renildiğine göre şöyledir. Şeyh Salim, Şeyh Ömer el-Bağdadi, Şeyh Ali el-Vefai ve Şeyh Ali…
                       On yaşlarına geldiğinde ailesiyle birlikte Trabzon’a göç eder. Ağabeyinin askere gitmesiyle
                  yalnız kalan babasına işyerinde yardım etmek onu ilim tahsil etmekten alıkoymamıştır. Ahmed,
                  Trabzon’daki âlimlerden sarf, nahiv ve fıkıh dersleri almaya başlar. Hem ilim tahsili hem ticari işler
                  altında ezilmesinden endişe eden babası, ağabeyi askerden gelince onu İstanbul’a Dârü’l-Ulûm’a
                  göndermeye söz verir. O da bunun sevinciyle bir taraftan derslerine devam eder; hıfzını tamamlar,
                  bir taraftan da eli ile ördüğü para keselerini satarak ileride ihtiyacı olacak parayı biriktirmeye başlar.
                  Akranlarının oyunla meşgul olduğu dönemde o, ilim tahsiline devam eder. Düşündüğü, hayal etti-
                  ği ve en çok arzuladığı şey ise mâsivâdan soyutladığı bedenini yalnızca ilim tahsiline hasretmektir.
                  Gümüşhanevî babasının vaat ettiği günün gelişini hasretle bekler. Bu duyguların onda gelişmesinde
                  içinde bulunduğu tasavvuf çevresinin etkisi vardır.






             48  NİSAN 2020
   45   46   47   48   49   50   51   52